İş Kazası Tespit Davası Neden Açılır? (2025)

İş Kazası

İş kazası tespit davası, bir olayın iş kazası olarak kabul edilip edilmediğinin yargı yoluyla belirlenmesi amacıyla açılan bir davadır. İş kazasının hukuki niteliğini ve sonuçlarını belirleyen iş kazası tespit davası işçi hakları açısından kritik bir öneme sahiptir. 

Bu yazıda iş kazası tespit davası kime karşı açılır, gerekli evraklar neler ve iş kazası tespit davası hangi mahkemede açılır gibi soruları detaylı şekilde açıkladık. Ayrıca SGK iş kazası tespiti dilekçesi örneği ve emsal Yargıtay kararlarına da yer verdik.

Kime Karşı İş Kazası Tespit Davası Açılır?

İş kazası tespit davası genellikle Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) karşı açılır. Bunun nedeni iş kazalarının tespiti konusunda nihai kararın SGK tarafından verilmesidir. Eğer SGK, kazayı iş kazası olarak kabul etmezse işçi veya hak sahipleri mahkemeye başvurarak iş kazasının tespitini talep edebilirler.

İş kazası tespit davası açılabilecek taraflar şunlardır:

  • Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK): SGK’nın iş kazasını tanımaması veya eksik değerlendirmesi durumunda işçi veya hak sahipleri kuruma karşı dava açabilir.
  • İşveren: İşverenin kazayı SGK’ya bildirmemesi veya iş kazası olarak kabul etmemesi durumunda işçiye doğrudan sorumluluk yüklenmemesi adına işverene karşı da dava açılabilir.

İş Kazasının Tespiti Davasında Asıl İşveren ve Alt İşverenin Sorumluluğu Nelerdir?

4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesi uyarınca asıl işveren-alt işveren ilişkisinde sorumluluk şu şekilde düzenlenmiştir:

İş Kazası Tespit Davasında Asıl İşverenin Sorumluluğu

  • Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı da iş güvenliği önlemlerinin alınmasından sorumludur.
  • Eğer alt işverenin işçisine yönelik iş kazası meydana gelirse işverenin önlem alıp almadığı denetlenir. Eksiklik varsa asıl işveren de tespit davasında sorumlu tutulabilir.
  • SGK’ya kazanın bildirilmemesi halinde de asıl işveren ve alt işveren müteselsilen sorumlu olur.

İş Kazası Tespit Davasında Alt İşverenin Sorumluluğu

  • İşçinin doğrudan bağlı olduğu işveren olarak, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak zorundadır.
  • İş kazasının SGK’ya süresi içinde bildirilmemesi durumunda idari para cezaları alt işverene uygulanabilir.
  • Eğer alt işverenin işçileri için gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmazsa asıl işverene karşı da rücu edilebilir.

Hangi Durumlarda İş Kazasının Tespiti Davası Açılır?

İş kazasının tespiti davası, 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesi kapsamında iki temel durumda açılabilir:

  1. SGK’ya Bildirim Yapılmış Ancak Ret Kararı Verilmiş Olması:
  • İşveren tarafından kazanın SGK’ya bildirilmesi sonrasında Kurum müfettişlerinin incelemesi neticesinde olayın iş kazası olmadığına karar verilmesi
  • Kurumun verdiği ret kararının işçiye veya hak sahiplerine tebliğ edilmesi
  • İşçi veya hak sahiplerinin bu karara itiraz etmek istemesi
  1. SGK’ya Hiç Bildirim Yapılmamış Olması:
  • İşverenin yasal süresi olan 3 iş günü içerisinde kazayı SGK’ya bildirmemesi
  • İşçinin doğrudan maddi-manevi tazminat davası açması durumunda mahkemenin iş kazası tespitini ön sorun yapması
  • Yargıtay 21. HD’nin 2015/2558 E., 2015/5241 K. sayılı kararında belirtildiği gibi, bu durumda mahkemenin davacıya öncelikle SGK’ya başvurması için süre vermesi

Bu durumlarda açılacak tespit davası işçinin; geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri, maddi ve manevi tazminat hakları ve malullük aylığı gibi sosyal güvenlik haklarından yararlanabilmesi için zorunludur.

İş Kazası Tespit Davası Açma Şartları Nelerdir?

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca, iş kazası tespit davası açılabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekmektedir:

1. Sigortalılık Şartı

İş kazası tespit davası açabilmek için kaza geçiren kişinin sigortalı olması gerekmektedir. 

Bu kapsamda:

  • Kaza geçiren kişinin olay tarihinde sigortalı olarak çalışıyor olması zorunludur.
  • Sigortalının, hizmet akdine dayalı olarak bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılıyor olması gerekir.

2. Kazanın Kanunda Sayılan Hallerden Birinde Meydana Gelmesi

İş kazası, 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesinde belirtilen aşağıdaki durumlardan birinde gerçekleşmiş olması gerekmektedir:

  • Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelmesi (5510 sayılı Kanun md. 13/1-a).
  • İşveren tarafından yürütülmekte olan bir iş nedeniyle gerçekleşmesi (5510 sayılı Kanun md. 13/1-b).
  • Sigortalının, işveren tarafından görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda gerçekleşmesi (5510 sayılı Kanun md. 13/1-c).
  • Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda kazaya uğraması (5510 sayılı Kanun md. 13/1-d).
  • Sigortalının, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında kazaya uğraması (5510 sayılı Kanun md. 13/1-e).

3. Usuli Şartlar

İş kazası tespit davasının açılabilmesi için aşağıdaki usuli şartların sağlanması gerekmektedir:

  • SGK’ya başvuru yapılmış ve olumsuz bir karar alınmış olması veya işverenin SGK’ya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması (5510 sayılı Kanun md. 13 ve md. 14).
  • SGK tarafından iş kazası olarak kabul edilmeyen olaylar için dava açılabilmesi mümkündür (5510 sayılı Kanun md. 14).
  • Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2016/4338 E., 2017/6144 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, dava açmak için hukuki yararın bulunması gerekmektedir.

Bu şartları sağlayan kişiler, iş kazasının tespiti ve iş kazası statüsünde değerlendirilmesi amacıyla iş mahkemelerinde dava açabilirler.

Hangi Mahkemede İş Kazası Davası Açılır? (Yetkili ve Görevli Mahkeme)

İş kazası tespit davalarında görevli mahkeme İş Mahkemeleri‘dir. Eğer iş mahkemesi bulunmayan bir yerde dava açılacaksa, Asliye Hukuk Mahkemeleri iş mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakar. 

Yetkili mahkeme konusunda ise 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca:

  • Davalının yerleşim yeri mahkemesi,
  • İşin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesi,
  • Birden fazla davalı varsa bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili sayılmaktadır.

Bu seçimlik yetki, davacıya en uygun mahkemeyi seçme imkanı tanır. Doğru mahkemenin belirlenmesi, davanın usulüne uygun ve hızlı bir şekilde sonuçlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

İş Kazası Tespit Davası Nasıl Açılır?

İş kazası tespit davası açılırken sistematik bir süreç izlenmeli ve belirli hazırlıklar yapılmalıdır. İş kazası tespit davası açmak için öncelikle kazanın Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirilmesi gerekmektedir. SGK tarafından iş kazası olarak kabul edilmemesi durumunda, işçi veya hak sahipleri bu duruma itiraz edebilir ve mahkemeye başvurabilir.

Dava sürecinde mahkemeye sunulması gereken belgeler şunlardır:

  • İş kazası bildirimi ve SGK tutanakları
  • Hastane ve doktor raporları
  • Tanık beyanları
  • İşyeri kayıtları ve güvenlik kamera görüntüleri (varsa)

Mahkeme sürecinde bilirkişi incelemesi yapılabilir ve iş kazasının tespit edilmesi halinde işçi veya hak sahipleri tazminat, iş göremezlik ödeneği veya ölüm aylığı gibi haklardan yararlanabilir.

İş Kazası Tespit Davası Dilekçesi

İş Kazasının Tespiti Nasıl Sağlanır?

İş kazasının tespiti, hem işçinin haklarını korumak hem de işverenin sorumluluğunu belirlemek açısından büyük önem taşır. İş kazasının tespit edilebilmesi için belgeler, tanık beyanları ve resmi kayıtlar gibi çeşitli kanıtlar sunulmalıdır. 

İş kazasının resmi olarak tanınması için aşağıdaki adımlar takip edilmelidir:

  1. SGK’ya Bildirim Yapılması: İşveren, iş kazasını en geç 3 iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirmek zorundadır. Eğer işveren bu bildirimi yapmazsa, işçi veya hak sahipleri doğrudan SGK’ya başvurabilir.
  2. Sağlık Raporlarının Alınması: İş kazası geçiren işçi, en yakın sağlık kuruluşuna giderek hastane raporu almalıdır. Rapor, kazanın iş kazası olup olmadığını değerlendirmek için kritik bir delildir.
  3. İşyeri Kayıtlarının İncelenmesi: Güvenlik kamera kayıtları, işyerindeki tutanaklar ve vardiya çizelgeleri gibi belgeler kazanın iş yerinde meydana gelip gelmediğini kanıtlamak için kullanılabilir.
  4. Tanık Beyanlarının Alınması: Olayı gören iş arkadaşları veya diğer tanıkların ifadeleri iş kazasının tespiti için delil niteliğindedir. Mahkeme süreçlerinde de tanık beyanları dikkate alınır.
  5. SGK’nın İncelemesi: SGK, iş kazası bildirimi yapıldıktan sonra inceleme başlatır ve müfettişler tarafından olayın iş kazası olup olmadığına dair bir rapor düzenlenir.
  6. İş Kazası Tespit Davası Açılması: Eğer SGK kazayı iş kazası olarak kabul etmezse, işçi veya hak sahipleri İş Mahkemesi’nde iş kazası tespit davası açarak resmi tespit sağlayabilir.

İş Kazasının Tespiti Davasında Zamanaşımı Süresi Ne Kadar?

İş kazasının tespiti davalarında genel zamanaşımı süresi 10 yıl olup kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak bazı durumlarda farklı zamanaşımı süreleri uygulanabilir:

  • Maddi ve Manevi Tazminat Davaları İçin Zamanaşımı: İş kazası nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında, zamanaşımı süresi haksız fiil nedeniyle 10 yıl olup iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Eğer iş kazası bir suç teşkil ediyorsa ve suç için Ceza Kanunu’nda daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüşse bu süre geçerli olur.
  • Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Rücu Davası Zamanaşımı: SGK, işverene karşı rücu (geri ödeme) davası açmak isterse iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl içinde bu davayı açmalıdır.

Sıkça Sorulan Sorular

İş kazası tespit davası hususunda diğer merak edilenleri sizin için yanıtladık.

İş kazası tespit davası ne kadar sürer?

İş kazası tespit davaları, delillerin toplanması, bilirkişi incelemesi ve mahkeme süreçleri dahil ortalama 4-5 yıl sürebilmektedir. Ancak davanın karmaşıklığı, delillerin durumu ve tarafların tutumuna göre bu süre uzayabilir. 

İş kazasının tespiti davalarında davacı ve davalı kimlerdir?

İş kazasının tespiti davasında davacı, iş kazasına uğrayan işçi veya kazada hayatını kaybetmişse hak sahipleri (eş, çocuk, anne-baba) olabilir. 

Davalı taraf ise genellikle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve işverendir. Ayrıca taşeron sisteminde çalışılan işyerlerinde alt işveren de davalı olabilir.

SGK tarafından iş kazası tespiti yapılmadan tazminat davası açılabilir mi?

Evet, Yargıtay 21.HD. 2019/6892 kararı uyarınca tazminat davası açılabilir ancak mahkeme bu durumda davacıya öncelikle SGK’ya başvurması için süre verecektir. SGK’nın ret kararı vermesi halinde iş kazası tespit davası açılması gerekecek ve tazminat davası için bu davanın sonucu bekletici mesele yapılacaktır. 

İş kazası tespit davası arabuluculuk zorunlu mu?

Hayır, iş kazasının tespiti davalarında arabuluculuk dava şartı değildir. Taraflar dilerlerse ihtiyari olarak arabuluculuğa başvurabilirler. 

İş kazası tespit davası kesinleşmeden icraya konulabilir mi?

Hayır, iş kazası tespit davası tek başına icraya konulamaz.

Tespit hükmü, sonraki aşamada açılacak maddi ve manevi tazminat davaları için hukuki dayanak oluşturur. Ancak tazminat davası sonucunda verilen karar kesinleştiğinde icraya konulabilir.

İş kazasının tespiti davası zorunlu mu?

Evet, iş kazasının SGK tarafından kabul edilmemesi veya işveren tarafından bildirim yapılmaması durumunda işçinin sosyal güvenlik haklarından yararlanabilmesi için tespit davası açılması zorunludur. 

Bu tespit olmadan geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri gibi hakların kullanılması mümkün olmaz.

İş kazasının tespiti için SGK’ya başvuru zorunlu mu?

Hayır, ancak işveren kazayı SGK’ya bildirmemişse, işçi veya yakınları doğrudan SGK’ya başvurarak kazanın tespitini talep edebilir. 

SGK’nın kazayı iş kazası olarak kabul etmemesi durumunda, işçi veya hak sahipleri iş kazasının tespiti için işverene ve SGK’ya karşı dava açabilirler. 

İş kazasında mahkemeye verme süresi ne kadardır?

İş kazası nedeniyle tazminat davası açma süresi, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. 

Ancak iş kazası aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi daha uzun ise, tazminat davasında da bu daha uzun süre uygulanır. Örneğin, taksirle ölüme neden olma durumunda ceza zamanaşımı süresi 15 yıl olduğundan bu süre tazminat davası için de geçerli olacaktır.

İş kazasında tali kusurlu olan kişi ceza alır mı?

Evet, iş kazalarında tali kusurlu olan kişiler de cezai sorumluluk taşırlar. 

Türk Ceza Kanunu’nun 22/5. maddesine göre, birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda herkes kendi kusuru oranında sorumlu tutulur. Bu nedenle tali kusurlu kişiler de kusurları nispetinde cezalandırılır. 

İş kazasında tazminat alınır mı?

Evet, iş kazası geçiren işçiler veya vefat eden işçinin yakınları, maddi ve manevi tazminat talep edebilirler. 

Maddi tazminat kapsamında tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalması veya yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan zararlar bulunmaktadır. Manevi tazminat ise işçinin yaşadığı veya yakınlarının maruz kaldığı üzüntü ve keder nedeniyle talep edilir.

İş kazası manevi tazminat nedir?

İş kazası nedeniyle manevi tazminat, işçinin kazadan dolayı yaşadığı acı, üzüntü ve psikolojik sıkıntıların hafifletilmesi amacıyla talep edilen bir tazminat türüdür. 

Bu tazminat iş kazası sonucunda bedensel veya ruhsal zarar gören işçinin veya ölümlü kazalarda işçinin yakınlarının maruz kaldığı manevi zararların karşılanmasını hedefler. Manevi tazminat miktarı belirlenirken kazanın ağırlığı, işçinin veya yakınlarının çektiği acı ve üzüntünün derecesi gibi faktörler dikkate alınır. 

İş Kazasının Tespiti Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, E. 2023/9709 K. 2023/10136 T. 24.10.2023

Taraflar arasındaki iş kazası tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair karar verilmiştir.

Kararın davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurunun esastan reddine dair karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının 15.04.2016 tarihinde davalı … Şirketi’nde tank yapımında çalışmakta iken elindeki balyozun kaçması sonucu ağır şekilde yaralandığını, kazanın SGK’ya bildirilmediğini, iş kazası olarak kabul edilmediğini, Kocaeli 6. İş Mahkemesi’nin 2016/1069 Esas sayılı dosyası üzerinden maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, bu davaya esas olmak üzere iş kazasının tespitinin gerektiğini belirterek davacının davalı işyerinde 05.05.2015 tarihinde geçirdiği iş kazasının tespitine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetki, husumet, zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, kurum tarafından tesis edilen işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, herhangi bir hukuka aykırılık söz konusu olmadığını, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası hükmü gereğince yapılacak inceleme gereği davacının müvekkil kuruma başvurmadan davayı açması durumunda, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddinin gerektiğini bir olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hususunda yapılacak ilk işlemin; kazaya maruz kaldığı iddia ve ihbar olunan kişinin, 5510 sayılı Kanun’un kısa vadeli sigorta kolları arasında yer alan iş kazası-meslek hastalığı sigortası hükümlerine tabi olup olmadığının araştırılması olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…Emsal Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere; iş kazasının tespiti istemine ilişkin bu tür davalar 506 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinden ( 5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinden ) kaynaklanmaktadır. Anılan maddeye göre iş kazası; a) sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, c) sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıyı hemen veya daha sonra bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır. Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması, 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olup iş kazası tespiti davaları bakımından özel olarak belirlenmiş bir ispat yöntemi de yoktur. Bu davaların her türlü delille ispatı mümkündür.

Mahkememizce yapılan yargılamada, işyeri dönem bordrolarında kayıtlı tanıkların beyanları alınmış, davacının tedavisine ilişkin ilgili hastanelerden tedavi evrakları celp edilmiş,davalı kurum tarafından dava konusu olaya ilişkin müfettiş incelemesi yapılıp yapılmadığı hususları araştırılmış ve SGK’dan gelen belgeler, tanık beyanları, tedavi evrakları ve tüm dosya kapsamına göre her ne kadar kurum meydana gelen olayın iş kazası olmadığı yönünde karar vermiş ise de davacının tedavi gördüğü hastanelerin tedavi belgeleri ve raporları kapsamına göre, iddia edilen tarihte davacının hastaneye müracaatının olduğunun anlaşıldığı, tanık … ün, … ve … in beyanlarında kaza anını anlattıkları ve beyanlarının dosya kapsamına ve oluşa uygun olduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile, davacı …’ın 05.05.2015 tarihinde davalı işyerinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine,..” dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı … vekili, davacı hakkında yasa ve genelgeler gereğince işlem yapılıp davacıya uygun şekilde tebliğ edildiğini, Kurum işlemlerinde herhangi bir hukuka aykırılık olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…Tarafların iddia ve beyanları, tanık anlatımları, bilirkişi raporu , davacıya ait hastane kayıtları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacının iş kazası geçirdiğini iddia ettiği tarihe ilişkin hastane kaydı bulunmasa da tanık beyanlarından davacının 2015 yılında bileğinin hasar görmesine sebebiyet veren bir kazayı iş yerinde ve işini yaptığı esnada geçindiğini beyan ettiklerinin anlaşıldığı, davacının kaza tarihi olarak belirttiği tarihten sonra bileğindeki hassasiyet sebebi ile hastaneye başvurularının olduğu, bilirkişi raporunda da davacının kaza tarihi olarak belirttiği tarihten sonra sağ bileğine konulan “kienböck” tanısı sebebiyle operasyon geçirdiği tespit edilmiş olup tüm anlatılanlar kasamında davacının iddia ettiği tarihte iş kazası geçirdiği yönünde kanaat edindirici deliler ir bulunduğu anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davacının davasının kabulüne ilişkin kararda her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin tüm istinaf nedenlerine ilişkin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine..” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı … vekili, davacı hakkında kurumca yapılan işlemlerin yerinde ve gerekli olduğunu aksi halde mevzuat hükümlerinin anlamsız olacağını, şartlarını taşımadığı belirgin olan davacı hakkında iş kazasına ilişkin eksik araştırmaya dayalı karar verilmesinin mümkün olmadığını, buna göre ,bu davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 05.05.2015 tarihinde meydana gelen olayın iş kazası olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri aynı zamandda 331 inci maddesi ile birlikte, 5510 Sayılı Sosyal Sigortaları ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13 üncü maddeleri hükümleridir.

3. Değerlendirme

31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlı Sigortası Kanunu’nun 13 üncü maddesinin ilgili 1 inci fıkrası şöyledir:

“İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) (Değişik: 17.04.2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) (Değişik: 17.04.2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.”

Meslek hastalığı ise 5510 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde tanımlanmış olup Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.

İş kazası ve meslek hastalığı arasındaki temel fark, iş kazası ani bir olay sonucu meydana gelirken, meslek hastalığının çalışılan ortam ve koşullar neticesindeki süreç neticesinde meydana gelmesidir.

5510 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinde iş kazasının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir.

Olayın SGK tarafından iş kazası veya meslek hastalığı kabulünden sonraki aşamada ise sigortalının sürekli iş göremezlik oranının tespiti ve gelir bağlanması önem arz etmektedir. 5510 sayılı Kanunu’nun 18 inci maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; iş kazası nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği, 19 uncu maddesinde iş kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir.

Eldeki davada ise tanık anlatımlarından, davacının tank içerisinde çalışmakta iken balyoz sallaması nedeniyle kolundan rahatsızlanarak hastaneye gittiği ve bu nedenle operasyon geçirdiği belirtilmekte olup, öncelikle kaza öncesi, kaza anı ve kaza sonrasındaki tüm olguların dava dosyasına yansıtılması ile özellikle, davacı bakımından sağ bileğine konulan “kienböck” tanısının yaptığı iş ile uyumlu olup olmadığı ile, bu hastalığın meslek hastalığı mı yoksa ani gelişen bir rahatsızlık olup olmadığının belirlenmesi ve davacının talebinin de bu anlamda meslek hastalığına ilişkin mi yoksa iş kazasına ilişkin mi olduğu hususu tespit edildikten sonra yasal şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, bordrolu tanık beyanları, çalışılan alan krokisi, çalışma tanımı ve davacının çalıştığı işin nitelikleri ve gerekleri dikkate alınarak, bu olayın ayrıntıları ile netleştirilmesinden sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ve eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yazar

Trabzon Sürmene nüfusuna kayıtlı, 1972 İstanbul doğumlu olup 1997’den bu yana serbest avukatlık yapmaktadır.