Evet, Türk Medeni Kanunu ve Yargıtay kararları çerçevesinde ilgisizlik bir boşanma sebebidir.
Evlilik birliğinin temelini oluşturan unsurlardan biri, eşler arasındaki duygusal bağ ve karşılıklı ilgidir. Türk Medeni Kanunu’na göre, eşlerin birbirlerine karşı özen gösterme ve yardımcı olma yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerin ihmal edilmesi ve eşlerden birinin diğerine karşı sürekli ilgisiz davranması, evlilik birliğini temelden sarsacak nitelikte olduğunda boşanma sebebi teşkil etmektedir.
İlgisizlik nedeniyle boşanma sadece geçici soğuklukları değil, evlilik birliğinin devamını çekilmez hale getiren kalıcı davranış kalıplarını kapsamaktadır.
Evlilikte İlgisizliğe Örnek Davranışlar Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu ve Yargıtay kararları doğrultusunda, evlilikte ilgisizlik olarak değerlendirilen davranışlar oldukça geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
Bu davranışlar çeşitli kategorilerde ele alınmakta ve her biri evlilik birliğini temelden sarsacak nitelik taşımaktadır.
Sağlık ve Hastalık Durumlarında İlgisizlik:
- Eşin hastalığı karşısında ilgisiz kalması
- Tedavi sürecinde ilgilenmemesi ve destek vermemesi
- Ameliyat sırasında eşi yalnız bırakması
- Hasta eşi baba evine bırakması
- Hasta eşine ilkel tedavi yöntemleri uygulama eğiliminde olması
Aile Yaşamı ve Çocuklara Karşı İlgisizlik:
- Çocuklara karşı kayıtsız davranması
- Hamilelik döneminde eşi yalnız bırakması
- Doğum sürecinde ilgisiz davranması
- Ortak çocuğun doğumunda bulunmaması
- Doğumdan sonra çocuğunu görmeye gelmemesi
Gündelik Yaşamdaki İlgisizlik Davranışları:
- Zorunlu bir durum olmamasına rağmen evi sık sık terk etmesi
- Geceleri sürekli eve geç gelmesi veya hiç gelmemesi
- Eşi arabaya almaması
- Tayin olduğu yere eşini götürmemesi
- Gece hayatına düşkün davranışlar sergilemesi
- Aynı konutta ayrı odalarda yaşama ısrarı
- Ortak ihtiyaçlara karşı kayıtsız kalması
- Ev işlerini ihmal etmesi
Bu tür davranışlar, evlilik birliğinin temel ilkelerine aykırı olduğu için boşanmada kusur sayılan haller arasında yer almakta ve mahkeme kararlarında önemli delil niteliği taşımaktadır. Elbette takdir mahkeme hakimine bağlıdır.
Detaylı bilgi almak için bu makalemize mutlaka göz atın: https://armagand.av.tr/blog-detay/bosanmada-kusur-sayilan-haller/
İlgisiz Kocaya Boşanma Davası Nasıl Açılır?
İlgisiz kocaya boşanma davası açmak için öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekmektedir. Boşanma davaları anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olmak üzere iki şekilde açılabilmektedir. İlgisizlik nedeniyle açılacak davada, daha az kusurlu olan eşin dava açma hakkı bulunmaktadır.
Dava süreci, yetkili ve görevli mahkemeye başvuru ile başlamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesi uyarınca görevli mahkeme aile mahkemesi olup, aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemesi yetkilidir. Yetki açısından ise eşlerden her birinin yerleşim yeri mahkemesi veya eşlerin evlilik birliği içerisinde son altı ayda yaşadığı yerdeki mahkeme yetkili kabul edilmektedir.
Davada ayrıca nafaka, velayet, maddi ve manevi tazminat talepleri de ileri sürülebilmektedir. Eşlerin bu konularda anlaşamaması durumunda dava çekişmeli boşanma davası olarak görülecektir.
Boşanma Davasında Eşin Duygusal İhmali Nasıl İspat Edilir?
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan ilgisizlik ve duygusal ihmal davranışları soyut nitelikte olabildiğinden bu davranışların mahkemede ispatlanması özel bir önem taşımaktadır.
İspat sürecinde en kritik husus, mahkemeye sunulacak delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmiş olmasıdır. Hukuka uygun olmayan deliller iddiayı ispatlıyor olsa bile mahkeme tarafından kabul edilmeyecektir.
Kabul edilen delil türleri şunlardır:
- Tanık beyanları: İlgisizlik davranışlarına şahitlik etmiş üçüncü kişilerin beyanları önemli delil niteliği taşımaktadır.
- Yazışmalar ve dijital deliller: SMS mesajları, WhatsApp konuşmaları ve telefon kayıtları hukuka uygun şekilde elde edildiğinde güçlü delil oluşturur. Konuyu kapsamlı olarak ele aldığımız içeriğimizi ziyaret edin: https://armagand.av.tr/blog-detay/bosanmada-whatsapp-kayitlari-delil-olur-mu/
- Sosyal medya delilleri: Sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar ve davranış kalıpları
- Mali kayıtlar: Banka kayıtları ve kredi kartı harcama detayları eşin ilgisizliğini gösteren durumları ortaya koyabilir.
- Görsel ve ses kayıtları: Fotoğraflar ve video kayıtları hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması koşuluyla delil olarak kullanılabilir.
- Uzman raporları: Psikolojik destek alınmış ise uzman beyanları ve raporlar.
İlgisizlik ve Sevgisizlik Nedeniyle Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
İlgisizlik ve sevgisizlik nedeniyle açılan boşanma davalarının süresi, davanın özelliklerine bağlı olarak değişmekle birlikte ilk derece mahkemesinde ortalama 2 – 3 yıl arasında sonuçlanmaktadır. İtiraz olursa istinaf ve Yargıtay aşamaları da olur ki bunlar da yaklaşık ikişer seneden 4 sene ilave olur.
Bu süre zarfında davalar genellikle 6 celse sürmekte ve mahkemenin iş yükü, davanın karmaşıklığı gibi faktörlere göre değişiklik gösterebilmektedir.
İlgisizlik Nedeniyle Boşanma Davasında Çocukların Velayetini Kim Alır?
İlgisizlik nedeniyle açılan boşanma davalarında çocukların velayeti konusu, her davanın kendine özgü koşulları çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Mahkeme, velayet kararını verirken öncelikle çocuğun üstün menfaatini gözetmekte ve bu ilke doğrultusunda karar vermektedir.
Çocukla İlgili Değerlendirme Kriterleri:
- Çocuğun yaşı ve gelişim seviyesi
- Çocuğun cinsiyeti ve özel ihtiyaçları
- Eğitim durumu ve okul başarısı
- Fiziksel ve ruhsal sağlık koşulları
- Yaşam alanı ve çevresel ihtiyaçları
- Sosyal çevre ve arkadaş ilişkileri
- Çocuğun kendi tercihi (yaşına göre)
Ebeveynlerle İlgili Değerlendirme Faktörleri:
- Ebeveynin çocuk için ne kadar ilgili ve faydalı olacağı
- Fiziksel ve ruhsal sağlık durumu
- Yaşam tarzı ve günlük alışkanlıkları
- Ekonomik olanakları ve maddi imkanları
- Çocuğa karşı geçmişteki davranış kalıpları
- İlgisizlik davranışlarının çocuk üzerindeki etkisi
- Çocuğun bakım ve eğitimine ayırabileceği zaman
- Aile desteği ve sosyal çevre imkanları
Mahkeme Kararı Sürecinde Önemli Hususlar:
- Çocuğun üstün menfaatinin öncelikli olması
- Her iki ebeveynin de değerlendirilmesi
- İlgisizlik davranışlarının velayet üzerindeki olumsuz etkisi
- Alternatif çözümlerin değerlendirilmesi
- Velayetin her iki tarafa da verilmeme olasılığı
İlgisizlik ve Sevgisizlik Nedeni ile Boşanma Dava Dilekçesi Örneği
Her hukuki uyuşmazlık kendi özel koşulları ve detayları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Genel veya şablon niteliğinde dilekçeler üzerinden dava açılması, kişiye özgü hukuki durumların göz ardı edilmesine ve telafisi güç hak kayıplarına yol açabilir. Bu sebeple sitemizde dilekçe örneği ya da şablon dava dilekçesi paylaşılmamaktadır.
Tarafınıza en uygun ve doğru hukuki yolun belirlenmesi adına alanında uzman bir avukattan profesyonel destek almanızı önemle tavsiye ederiz. Size en doğru hukuki çözümü sunabilmemiz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Yargıtay’a Göre İlgisizlik ve Sevgisizlik Nedeniyle Boşanma Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2023/3095 K. 2024/728 T. 08.02.2024
Daire: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/3095
Karar No: 2024/728
Karar Tarih: 08.02.2024
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş, erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesiyle; davalının sürekli dışarıda vakit geçirdiğini, alkol aldığını, borçlandığını, sık sık Afyon’a ve gazinolara gittiğini, gece hayatının olduğunu, müvekkilinin ailesinin de davalı erkeğin borçlarını ödemek zorunda kaldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın devam eden her yıl % 50 oranında artırılmasına, müvekkili lehine 50.00,000 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesiyle; davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacı kadının müvekkiline ilgi göstermediğini, soğuk davrandığını, hakaret ettiğini, müvekkilinin eşini sevdiğini, boşanmak istemediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin arkadaşlarıyla ya da kendi başına dışarıda çok sık vakit geçirdiği, alkol aldığı, çocuğuyla pek vakit geçirmediği, hatta tanık Abdullah E. bu konuda kendisini uyardığında “çocuğun dayıları var, onlar ilgilensin, parka götürsün” dediği, birlikte gidilen tatillerde de erkeğin gece geç saatlere kadar alkol alıp yalnız başına vakit geçirdiği, tanıklar Abdullah E. ve Ergün E.’ye Afyon’a gidip gazinolarda vakit geçirdiğini anlattığı, yine aynı tanıklara “eve haciz gelebilir, ben bittim” dediği, arkadaşlarıyla vakit geçirmek üzerine konuştuğu, tatile gittiklerinde ailesinin yanından ayrılıp arkadaşlarının yanına gittiği ve ertesi sabah kahvaltıya gelmediği, hafta sonları sıklıkla Afyon’a gittiği, davacı ve çocuğuyla ilgilenmediği, davalının birlik görevlerini tam olarak yerine getirmediği, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin tam kusurlu olduğu, davacıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, ortak çocuğun anne yanında yaşamaya devam ettiği, çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de bulunmadığı, boşanma nedeniyle kadının beklenen ve mevcut maddî menfaatlerinin ortadan kalktığı, kadının kişilik haklarının ihlal edildiği ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 20.000,00 TL maddî tazminata ve kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
- Davacı kadın vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesiyle; ortak çocuğun ihtiyaçları da dikkate alındığından nafakaların az olduğunun açık olduğunu, nafakanın her yıl % 50 oranında artırılması talepleri hakkında karar verilmediğini, erkeğin cevap dilekçesinde müvekkiline cinsel şiddet uyguladığını ikrar ettiğini,kadın için hükmedilen maddî tazminat miktarının da yetersiz olduğunu belirterek kusur belirlemesi ve ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakası ile nafakanın artırım talebi ile ilgili karar verilmemesi, kadının manevî tazminat talebinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
- Davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; müvekkilinin eşini sevdiğini, barışmak istediğini, müvekkili hakkında yapılan bir icra takibinin bulunmadığını, müvekkilinin eşi ile sosyal ortamlarda alkol aldığını, ortak çocuğun burslu okuduğunu, Mahkemece yeniden inceleme yapılarak eksikliklerin giderilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında erkeğin ayrıca kadının ailesinden borç alıp ödemediği, gazinolara gittiği ve çevresindekilere yaşamayı bilmediklerini söylediği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen ”gazinolarda vakit geçirdiğini anlatma” vakıasının bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, kadının tanık beyanlarında yer alan sair ifadeler soyut olduğu gibi bazı vakıalara da dayanılmadığı, kadının kusurlu bir davranışının ispatlanmadığı, erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, son celse taraflarca toplanacak başka delillerinin kalmadığı yönünde beyanda bulunulduğu, hatalı kusur belirlemesinin düzeltilmesi gerektiği, ortak çocuk Ali’nin 2006 doğumlu olduğu, anne yanında kaldığı, uzman raporunda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin uygun olacağının belirtildiği, ortak çocuğun da uzmana anne ile yaşamak istediğini ifade ettiği, bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin isabetli olduğu ancak tedbir ve iştirak nafakalarının miktarının tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu da nazara alındığında az olduğu gibi kadının dava dilekçesinde iştirak nafakasının % 50 oranında artırılmasını talep ettiği halde kadının bu talebi hakkında bir karar verilmediği, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi isabetli ise de, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ve evlilik süresi dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî tazminat miktarının az olduğu, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının kusurunun bulunmadığı, bu olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakası ile nafaka artırım oranı uygulanmaması, maddî tazminatın miktarı ile reddedilen manevî tazminat miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk lehine İlk Derece Mahkemesince 30.09.2020 tarihinde hükmedilen aylık 700,00 TL tedbir nafakasının Daire karar tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL’ye artırılmasına, tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, nafakanın her yıl %50 oranında artırılmasına, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusurlu olmadığını, iddialarının hiçbirinin ispatlanamadığını, Mahkemece kadının ekonomik sosyal durumunun eksik araştırma yapıldığını, nafaka miktarının ve artış miktarının fahiş olduğunu, ÜFE artış oranı dikkate alınarak hesap edilmesi gerektiğini, kadın için manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kişilik haklarına saldırı olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, davanın kabulü, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
- Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
- Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle ortak çocuğun 18.03.2024 tarihi itibarıyla ergin olacağının ve iştirak nafakasının kendiliğinden ortadan kalkacağının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
- Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
- Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sıkça Sorulan Sorular
İlgisizlik ve sevgisizlik nedeniyle boşanma konusunda vatandaşlar tarafından en çok merak edilen soruları detaylı olarak cevapladık.
İlgisizlik ve sevgisizlik evliliği bitirir mi?
Evet, ilgisizlik ve sevgisizlik evliliği bitirir ve yasal boşanma sebebidir.
Türk Medeni Kanunu’na göre eşler arasındaki duygusal bağın yokluğu, evlilik birliğini temelinden sarsarak boşanma davası açılmasına imkan tanır. Yargıtay kararları da bu durumu sürekli olarak boşanma sebebi olarak kabul etmektedir.
Eşin ilgisiz davranması boşanma sebebi midir?
Evet, eşin ilgisiz davranması bir boşanma sebebidir.
Hastalık durumunda ilgilenilmemesi, ev işlerini ihmal etmesi, sosyal ortamlarda yalnız bırakılması gibi davranışlar mahkeme tarafından boşanma gerekçesi olarak kabul edilir. Kadının eşinden boşanma sebepleri arasında ilgisizlik en yaygın nedenlerden biridir.
Çocuğa ilgisizlik sebebi sayılır mı?
Evet, çocuğa ilgisizlik boşanma sebebi sayılır.
Eşin ortak çocuğun doğumunda bulunmaması, doğum sonrası ilgilenmemesi ve çocuğa karşı kayıtsız davranması Yargıtay tarafından ilgisizlik delili olarak kabul edilmektedir. Bu davranışlar evlilik birliğini temelden sarsacak niteliktedir.
Evlilikte sevgi ve ilgi kaybı psikolojik şiddet midir?
Evet, evlilikte sevgi ve ilgi kaybı neticesinde ortaya çıkan davranışlar psikolojik şiddet sayılır.
Eşin onur kırıcı söylemlerde bulunması ve evliliği zorunluluk haline getirmesi psikolojik şiddettir. Yargıtay içtihatlarına göre psikolojik şiddet görmek boşanma davası açmak için yeterli sebeptir.
Sevgi eksikliği nedeniyle boşanma davasında tanık kullanılır mı?
Evet, sevgi eksikliği nedeniyle boşanma davasında tanık kullanılabilir.
Evlilik birliğini sarsacak davranışlara tanık olan kişiler mahkemede dinlenebilir ve tanık beyanları önemli delil niteliği taşır. Boşanma davasına taraf olmayan herkes bu davada tanık olabilmektedir.
İlgisiz ve sevgisiz eşten tazminat alınabilir mi?
Evet, ilgisiz ve sevgisiz eşten tazminat alınabilir.
Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca kusurlu olan eşten maddi ve manevi tazminat talep edilebilir. Tazminat talebi boşanma davası ile birlikte aynı zamanda mahkemeye sunulmalıdır.