Bu içerikte kanser hastalarının tedaviye erişmekte yaşadıklarını sorunları ve haklarını detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.
- Kanser Hastalarının Tedaviye Erişim Sorunları
- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Politikaları
- Hukuki Boyut: Kurum İşlem İptali Davaları
- Anayasa ve AİHM Kararlarında Yaşam Hakkı
- Endikasyon Dışı İlaç Kullanımı Sorunu
- Öneriler:
- Sonuç:
Kanser Hastalarının Tedaviye Erişim Sorunları
Kanser hastaları, tedavi masrafları ve gerekli İlaçlara erişim konusunda büyük zorluklar yaşamaktadır. Özellikle endikasyon dışı ilaçlar, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (“SGK”) ödeme listesinde olmadığı için hastaların mali yüklerini arttırmaktadır. Bu durum, yaşam hakkı ve sağlık hakkı gibi anayasal haklarla doğrudan ilişkili bir meseledir.
Kanser tedavisinde yenilikçi yaklaşımlar ve akıllı ilaç kullanımı, hastaların hayatını kurtarabilmektedir. Ancak bu tedavilerin maliyetinin yüksek olması, birçok hastanın tedaviye erişimini kısıtlamaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Politikaları
SGK, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında bireylerin temel sağlık hizmetlerini karşılamakla yükümlüdür. Ancak SGK’nın politika belirlerken ekonomik sürekliliği ön planda tutması, bazı tedavi ve ilaç masraflarını karşılamama sonucunu doğurmaktadır.
Endikasyon kavramı bu noktada öne çıkmaktadır. SGK, bir ilacın hastanın iyileşmesine kesinlikle katkı sağlayacağının kanıtlanmasını ve uzun vadeli etkilerinin bilimsel verilerle desteklenmesini talep eder. Ancak bu kriter, birçok yenilikçi tedavinin SGK ödeme kapsamı dışında kalmasına neden olmaktadır.
Hukuki Boyut: Kurum İşlem İptali Davaları
Kanser hastalarının tedavi masraflarının SGK tarafından karşılanmaması durumunda kurum işlem iptali davası çözüm yöntemlerinden biridir. Bu davalarda mahkemeler, hastanın sağlığını korumanın devletin pozitif yükümlülüğü olduğunu vurgulamaktadır.
Bu davalar genellikle:
- İlaç Temini: SGK’nın ilaç temin etmemesi durumunda açılmaktadır.
- Hukuki Süreçler: Mahkemeler, tazminat haklarının korunması amacıyla ödeme yönünde tedbir kararı vermektedirler. Yapılan ödemelerin iadesi ve sonradan yapılacak ödemelerin de SGK tarafından ücretsiz karşılanmasına karar verilmesi amaçlı davalardır.
Yargı Kararlarından Örnekler:
- Anayasa Mahkemesi: 7.1.2020 tarihli D.B. (B. No:2019/41507) kararında, kanser tedavisinde hayati öneme sahip ilaçların temin edilmemesi nedeniyle yaşam hakkı ihlali olduğunu belirtmiştir.
- Yargıtay: Yargıtay 10. HD, 15.3.2013 tarih ve E. 2012, K. 4954 sayılı kararında, ilacın “tıbben zorunlu bulunması” durumunda SGK tarafından karşılanması gerektiğini vurgulamıştır.
- Yargıtay: Yargıtay 10. HD, 19.02.2024 tarih ve 2023/13773 E., 2024/1438 K. sayılı kararında, “ilacın bilimsel veriler ışığında tıbben zorunlu olduğu durumlarda SGK’nın ödeme yapması gerektiği” ifade edilmiştir.
- Anayasa Mahkemesi: 3.6.2020 tarihli B. No:2020/12646 kararında, “hayati ilaçların erişiminin reddinin, maddi ve manevi varlığın korunması hakkını ihlal ettiği” belirtilmiştir.
- AİHM: Panaitescu/Romanya (No. 30909/06) davasında, mali sebeplerle tedavi masraflarının karşılanmamasının yaşam hakkını ihlal ettiği vurgulanmıştır.
Anayasa ve AİHM Kararlarında Yaşam Hakkı
Anayasa’nın 17. maddesi, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma hakkına sahip olduğunu belirtir. Bu kapsamda, devletin bireylerin sağlığını koruma ve geliştirme yükümlülüğü vardır.
AİHM, özellikle kanser hastalarının tedaviye erişim davalarında mali gerekçelerin yaşam hakkı üzerindeki etkisini değerlendirmiş ve pozitif yükümlülük ilkesini uygulamıştır. AİHM’nin Panaitescu/Romanya davası (No. 30909/06) kararında, mali sebeplerle tedavi masraflarının karşılanmamasının usul açısından yaşam hakkını ihlal ettiği belirtilmiştir.
Ek olarak, Hristozov ve Diğerleri/Bulgaristan (No. 47039/11 ve 358/12) kararında, deneysel tedavilerin devletin onaylama ve ödeme yükümlülükleri bağlamında incelenmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Endikasyon Dışı İlaç Kullanımı Sorunu
Endikasyon dışı ilaç kullanımı, tıbbi gerekliliği ispatlanmamış veya tedavi çeşitliliği konusunda yeterli bilimsel veri bulunmayan ilaçları ifade eder. SGK, bu ilaçları genellikle ödeme kapsamına almaz. Ancak mahkemeler, bireyin tedaviye erişim hakkını dikkate alarak bazı durumlarda bu ilaçların bedelinin karşılanmasına karar verebilmektedir.
Mahkeme Kararlarıyla Endikasyon Sorunu
- Yargıtay’ın 2024 tarihli kararlardan biri (E. 2023/13773, K. 2024/1438): Tedavide etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış bir ilacın, tıbben zorunlu bulunması durumunda, SGK tarafından karşılanması gerektiğini belirtmiştir.
“ Hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyileşmesi hususları kuşkusuz mutlak bir şifa anlamına gelmez. Dava konusu ilacın bilinen mevcut tedavi yöntemlerine göre sürekli olarak daha etkin ve daha yararlı olduğunun ve kullanılmasının tıbben zorunlu bulunduğunun tıbbi yöntemlerle belirlenmesi yeterlidir. ”
- Anayasa Mahkemesi: 3.6.2020 tarihli B. No: 2020/12646 kararında, hastanın hayati öneme sahip bir ilaca erişim hakkını reddetmenin, maddi ve manevi varlığın korunması hakkını ihlal ettiğini belirtmiştir. Bu kararı ile hayati öneme sahip ilaçların temini konusunda temel ilkeleri ortaya koymuştur.
“ Başvurucu; hastalığın tedavisi için mutlak surette gerekli olan ilacın maliyetinin yüksek olması nedeniyle kendi imkânlarıyla ilacı tedarik edemediğini, tedavi edilememesine bağlı olarak da maddi ve manevi bütünlüğünün tehlikeye gireceğini belirterek ilaç bedelinin SGK tarafından ödenmesine yönelik tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mevcut başvuruda olduğu gibi Strensiq isimli ilacın ithali için gerekli masrafın SGK tarafından karşılanmasına ilişkin olarak yargı makamlarınca verilen tedbir kararının uygulanmaması nedeniyle maddi ve Manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin D. B. (T.K.), B. No:2019/41507, 7/1/2020) ve Halil Emre Acar (T.K.), B. No: 2020/9392, 0/3/2020) başvurularında doktor raporunda gerekli görülen tedavi süresi boyunca Strensiq isimli ilacın bedelinin ilacın ithalinde yetkili olan kuruluşa ödenmesinin derhâl sağlanmasına yönelik tedbir kararı verilmiştir. ”
- Anayasa Mahkemesi: 7.1.2020 tarihli D. B. (B. No:2019/41507) tedbir kararında ise konuyu benzer şekilde ele almıştır. Buna göre; “Anayasa’nın “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” kenar başlıklı 56. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.” Anayasa’nın “Sosyal güvenlik hakkı” kenar başlıklı 60. maddesi şöyledir: “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” Anayasa’nın “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları” kenar başlıklı 65. maddesi şöyledir: “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” Sağlık ve sosyal güvenlik hakları, Anayasa’nın 56. Ve 60. maddelerinde güvence altına alınmış olmakla ve devletin söz konusu alanlarda görevleri bulunmakla birlikte, Anayasa’nın 65. maddesinde de öngörüldüğü üzere devletin bu görevlerini, öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirmesi gerekmektedir. Devletin vücut bütünlüğünü koruma konusundaki ödevi, sağlık hizmetlerinin mutlak anlamda ücretsiz olarak sağlanacağı şeklinde yorumlanamaz. Devletin bireylere sağlık hizmeti sunma konusundaki yükümlülüğü, ülkenin sosyal ve ekonomik gerçekleriyle yakından ilgilidir. Bu nedenle devlet, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılabilmesi noktasında, kaynakların tahsis edildiği alanlara ilişkin bazı sınırlamalar öngörebilir. Dolayısıyla sağlık hizmeti sunma konusunda devletin pozitif yükümlülüğünün ekonomik sınırları belirlenirken, devletin kamu kaynaklarını kullanma konusundaki takdir hakkı ile tedavi ücretlerinin bireylere yüklediği ekonomik külfet arasında makul bir denge kurulmalıdır.
Bu ilkeler ışığında ve devletin sağlık ve sosyal güvenlik haklarına dair ödevinin, sağlık hizmetlerinin mutlak anlamda ücretsiz olarak sağlanacağı, her durumda ilaç bedellerinin devlet tarafından karşılanacağı şeklinde yorumlanamayacağı kabulü göz önünde bulundurularak başvuru konusu tedbir talebi incelendiğinde, başvurucunun bebeğinin şu an 6 aylık olduğu, bedelinin SGK’ca karşılanması talep edilen ilacın hastalığın tek tedavisi olduğu ve hastalığın tedavi edilmemesi halinde ilk bir yıl içindeki ölüm oranının % 50 olduğu nitekim başvurucunun ilk çocuğunun da aynı ölümcül hastalık nedeniyle 13 aylıkken vefat ettiği, söz konusu hastalığın bir yılda 5 ila 13 hastada ortaya çıkmasının beklendiği anlaşılmaktadır
Bu nedenle, başvurucunun bebeğinin “yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğu” anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen tedbir kararının verilme amacına uygun şekilde yerine getirilmesi ve oluşan tehlikenin ortadan kaldırılması konusunda derhal gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesi gerekir”.
- Ankara BAM 11. HD., E. 2020/1459, K. 2020/1544, T. 5.11.2020: “Tedavinin hayati önem taşıdığı durumlarda SGK’nın ödeme yükümlülüğünün olduğu” ifade edilmiştir. Mahkemelerin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 389. Çerçevesinde konuyu gerekçelendirdiği de görülmektedir
Öneriler:
- Bilimsel Verilerin Geliştirilmesi: Endikasyon dışı ilaçların etkinliği üzerine daha fazla bilimsel araştırma yapılmalı.
- Maliyet-Fayda Analizleri: Akıllı ilaçların maliyetleri ile SGK tarafından karşılanan geleneksel tedavi maliyetleri karşılaştırılmalı.
- Hasta Odaklı Yaklaşım: SGK, bireylerin ihtiyaçlarına öncelik veren politikaları hayata geçirmelidir.
Sonuç:
Kanser hastalarının tedaviye erişim mücadelesi, devletin sağlık hakkı konusundaki sorumluluklarıyla yakından ilgilidir. Yaşam hakkı, sağlık hakkı ve sosyal adalet ilkeleri, bu hastaların akıllı ilaçlara erişim hakkını desteklemektedir.
Tavsiyeler:
- Hukuki Destek: Hastalar, haklarını savunmak için hukuki yardım alabilir.
- SGK’nın Politikalarını Gözden Geçirmesi: SGK, kanser tedavisindeki yenilikçi yaklaşımları desteklemek üzere politikalarını yeniden düzenlemelidir.
- Toplum Bilinci: Kanser hastalarının karşılaştığı sorunlara dair kamuoyu farkındalığı arttırılmalıdır.