İş kazası sonucunda bir işçinin hayatını kaybetmesi durumunda, işverenin cezai sorumluluğu Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca taksirle öldürme suçu kapsamında değerlendirilir.
Bu maddeye göre, taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer olayda bilinçli taksir söz konusuysa, yani işveren neticeyi öngörmesine rağmen gerekli önlemleri almadıysa verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
Bu yazıda, iş kazası sonucu ölüm durumunda işverenin sorumluluğu, cezai yaptırımlar, hukuki süreçler ve sıkça sorulan sorular çerçevesinde konuyu detaylı olarak ele aldık.
İş Kazası Nedeniyle Ölüme Sebebiyet Verme Şikayete Bağlı Mı?
Hayır, iş kazası nedeniyle ölüme sebebiyet verme suçu, Yargıtay’ın da belirttiği üzere şikayete bağlı değildir.
Savcılık, böyle bir olayı öğrendiği anda kendiliğinden (re’sen) soruşturma başlatır ve fail hakkında kamu davası açar. Bu durum, iş kazası sonucu ölümlerin toplum düzenini ilgilendiren önemli bir konu olarak değerlendirildiğini göstermektedir.
“İş Kazası Nedir? (Bildirmeme Cezası)” içeriğimizi de ziyaret edin: https://armagand.av.tr/blog-detay/is-kazasi/
Ölümlü İş Kazasında İşverenin Hukuki Sorumluluğu
İşverenin hukuki sorumluluğu temel olarak “tazminat sorumluluğu” şeklinde ortaya çıkar. Ölümlü iş kazasında işverenin sorumluluğu kapsamında iki tür tazminat söz konusudur:
- Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Ölen işçinin desteğinden mahrum kalan aile bireyleri veya yakınları bu tazminatı talep edebilir. Tazminatın talep edilebilmesi için:
- Ölen kişinin hayattayken maddi destek sağlıyor olması
- Tazminat talep edenlerin bu desteğe gerçekten muhtaç olması gerekir.
- Manevi Tazminat: Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca, ölüm halinde ölenin yakınlarına uygun bir miktar manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Bu tazminatın miktarı belirlenirken:
- Somut durumun özellikleri
- Tarafların mali durumları
- Kusur oranı
- Orantılılık ilkesi gibi kriterler göz önünde bulundurulur.
İş kazalarında tazminat davası açma süresi, olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Konu hakkında detaylı hazırladığımız “İş Kazası Tazminatı 2025” içeriğimize de göz atın.
Ölümlü İş Kazasında İşverenin Cezai Sorumluluğu
İşverenin cezai sorumluluğu, Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. Buna göre:
- Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Birden fazla kişinin ölümüne veya bir kişinin ölümü ile birlikte başka kişilerin yaralanmasına neden olunması durumunda, 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilebilir.
Cezai sorumluluk kapsamında dikkat edilmesi gereken önemli noktalar:
- İşveren tüzel kişi ise (şirket vb.), cezai sorumluluk gerçek kişi olan yöneticilere aittir.
- Bilinçli taksir durumunda ceza üçte birden yarısına kadar artırılabilir.
- İş kazası nedeniyle ölüme sebebiyet verme ceza davalarında zamanaşımı süresi 15 yıldır.
- Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olan iş kazalarında zamanaşımı süresi 20 yıldır.
İş Kazalarında Cezai Sorumluluk Hangi Hallerde Gündeme Gelir?
İşverenin cezai sorumluluğu aşağıdaki durumlarda ortaya çıkar:
- İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülüklerinin İhlali:
- Gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması
- İşçilere gerekli eğitimlerin verilmemesi
- İş güvenliği ekipmanlarının sağlanmaması
- Denetim ve kontrollerin yapılmaması
- Kusur Durumu:
- İşverenin taksirli veya bilinçli taksirli hareketi
- İş güvenliği konusundaki ihmali
- Yasal yükümlülüklerin yerine getirilmemesi
- Sonuç ile Eylem Arasında İlliyet Bağı:
- İşverenin ihmali ile ölüm arasında doğrudan bir nedensellik ilişkisinin bulunması
- Alınmayan önlemler ile kazanın gerçekleşmesi arasındaki bağlantının ispatlanması
Ölümlü İş Kazalarından Kaynaklı Davalarda Görevli ve Yetkili Mahkeme
İş kazasından kaynaklanan davalarda yargılama usulü şu şekilde belirlenmiştir:
- Görevli Mahkeme:
- İş kazası nedeniyle açılacak tüm tazminat davalarında İş Mahkemeleri görevlidir.
- Ceza davalarında ise Asliye Ceza Mahkemeleri görevlidir.
- Yetkili Mahkeme:
- İşverenin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi veya kazanın gerçekleştiği yer mahkemesinden herhangi biri davaya bakabilir.
İş Kazası Taksirle Ölüme Neden Olma Yargıtay Kararı
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2013/10747 Karar Numarası: 2014/5089 Karar Tarihi: 28.02.2014
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
“Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
C.. AŞ ye bağlı kömür çıkarma sahasında, sanığın şoför olarak çalıştığı kamyona yaş toprak ve çamur yüklendiği, arazinin engebeli olması nedeniyle kamyonun çamura battığı, kamyonun ekskavatörden halat bağlanarak düz zemine çıkarıldığı, aynı yerde işçi olarak çalışan ölenin, halatı çözüp kamyonun arkasında yaklaşık 4-5 metre mesafede bulunduğu sırada, sanığın, yük boşaltmak amacı ile kamyonun damperini kaldırması sonucu kamyonun geri kayarak ölene çarpıp ekskavatörle arasına sıkıştırması sonucu işçi C.. Ö..’ın ölümü ile sonuçlanan olayda; gerçekleşen netice öngörülebilir ise de, fail tarafından öngörülmüş olmasına karşın, failin şansına veya başka etkenlere güvenerek hareketini sürdürdüğüne ilişkin herhangi bir bilgi ve belirleme bulunmadığı nazara alınmaksızın, eylemin bilinçli taksirle işlendiğinin kabulü ile sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 22/3 maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 28.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2013/12792 Karar Numarası: 2014/6385 Karar Tarihi: 13.03.2014
Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
“Sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme isteminin hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 318. ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddesi gereğince talebin reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanıklardan H.. K..’ın maden mühendisi ve işletme müdürü, sanık Ö.. Y..’in vardiya başçavuşu, sanık H.. K..’nın vardiya çavuş olarak görevli olduğu, Ş.. madencilik tarafından işletilen linyit ocağında, olay tarihinde meydana gelen grizu patlaması nedeniyle, 18 kişinin ölümü, 13 kişinin yaralanması ile sonuçlanan olayda, ocağın grizulu bir ocak olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı, olayın meydana geldiği işletmede deneyimli personel istihdam edilerek, gerekli eğitimlerin verildiği, kullanılan ekipmanların antigrizu özellikli olduğu, ikisi sabit noktada sensörlerle sürekli olmak üzere, her vardiyada düzenli gaz ölçümlerinin yapılarak kayıtların muntazam biçimde tutulduğu, çalışanlara gerekli koruyucu malzeme ile yeter nitelikte gaz maskesinin verildiği, olay sırasında daimi nezaretçi maden mühendisi Ö.. S..’in gaz ölçüm cihazı olduğu halde çalışmanın başında bulunduğu, ayrıca vardiya başçavuşu olan Ö.. Y..’in yine gaz ölçüm cihazı olduğu halde maden mühendisi Ö.. S.. tarafından 402 alt taban yolunda çalışma yapması için görevlendirildiği, diğer bir gaz ölçüm cihazının ise olaydan yaralı olarak kurtulan vardiya çavuşu H.. K..da bulunduğu, bahsi geçen ocakta Çalışma Bakanlığı iş müfettişlerince 2006 yılından 18-19 Ocak 2010 tarihine kadar yapılan incelemelerde, ocağın genel olarak çalışma şartları ve iş güvenliği yönünden genel riskler dışında çalışma koşullarına uygun olmayan bir durumun bulunmadığının anlaşıldığı, patlamanın meydana geldiği 70 metre uzunluktaki 418 üst tavan yoluna atılan lağım deliklerinin olay günü 16:00 vardiyasında yapılan çalışma ile delindiği ve bu deliklerden metan intişarı olduğunun olaydan sonra anlaşıldığı, patlamanın aynı gün 17:45 sıralarında meydana geldiği, H.. K..’nin dosya içerisinde bulunan ifadesinden patlama sırasında ölen elektrikçi İ.. S..’nın vantilatörü açmaya gittikten hemen sonra vantilatörün açılmasına müteakip patlama olduğuna ilişkin beyanı da nazara alındığında, 418 üst tavan yolunda aynı vardiya sırasında açılan lağım deliklerinden intişar eden metan gazının anti grizu özellikli tesisat ve malzeme kullanılmasına rağmen bu tesisat ve malzemenin arıza bakım ve onarım çalışmaları sırasında, bu özelliklerini yitirmesi nedeniyle vantilatörün açılması sırasında oluşan ısı kaynağı ile teması
sonucu patlamanın meydana geldiği olayda, önlenemezlik riskinin asıl etken olup işletme müdürü ve teknik nezaretçi H.. K..’ın tali kusurlu bulunduğu anlaşılmakla;
1- Sanıklar vardiya başçavuşu Ö.. Y.. ile vardiya çavuşu H.. K..’nın yanlarında gaz ölçüm cihazı bulunmakla birlikte, aynı cihazın daimi nezaretçi maden mühendisi Ö.. S..’de de bulunması, Ö.. S..’in patlamanın meydana geldiği 418 üst tavan yolunda yapılan çalışma başında bulunması yine vardiya başçavuşu Ö.. Y..’in maden mühendisi Ö.. S.. tarafından 402 alt taban yolunda görevlendirildiği de nazara alındığında, sanıklar Ö.. Y.. ve H.. K..’ya olayda atfedilecek kusur bulunmadığı gözetilmeden sanıkların 0,5/8 oranında tali kusurlu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanık H.. K.. müdafinin 21.12.2011 tarihli duruşmada lehe indirim hükümlerinin uygulanması talebinin TCK’nın 50. maddesini de kapsaması karşısında, sonuçları itibariyle vahim olsa bile kusur oranı dikkate alındığında tali kusurlu ve sabıkasız olan sanık hakkında herhangi bir şikayet bulunmaması gibi olumlu kişilik özellikleri ve yargılama sürecindeki davranışları gözetilerek sanık hakkında tayin edilen hapis cezasının TCK’nın 50/4. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesi gerektiği gözetilmeyip, talep hakkında olumlu-olumsuz karar verilmeden hüküm tesisi,
3- Kabul ve uygulamaya göre de;
İki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu da nazara alınmak suretiyle, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, adli sicil kaydı bulunmayan sanıklar hakkında şikayet bulunmadığı da nazara alınarak, sanıkların kusur durumuna ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçeyle sanıklar Ö.. Y.. ve H.. K.. hakkında ise temel ceza tayin edilirken teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek fazla ceza tayini ve sanıklar müdafilerinin 21.12.2011 tarihli duruşmada lehe hükümlerin uygulanması talebinin TCK’nın 50. maddesini de kapsaması karşısında sanıklar hakkında tayin edilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi hususunda olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Sıkça Sorulan Sorular
İş kazasının ölümle sonuçlanması durumu hakkında sıkça merak edilen soruları yanıtladık.
İş kazasında kasten öldürme veya kasten yaralama suçları oluşur mu?
Evet, iş kazalarında genellikle taksirli suçlar oluşmakla birlikte istisnai durumlarda kasten öldürme veya yaralama suçları da oluşabilir.
İşveren, ölüm veya yaralanma neticesini öngörmesine rağmen yükümlülüklerine aykırı davranmaya devam ederse olası kastla hareket ettiği kabul edilebilir.
Ölümlü iş kazasında kimler sorumludur?
Ölümlü iş kazasında sorumlular arasında işveren, işveren vekilleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve diğer yetkili personel (şantiye şefi vb.) bulunmaktadır.
Bu kişilerin her biri, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili yasal yükümlülükleri yerine getirmedikleri takdirde kazanın sonuçlarına göre hukuki ve cezai sorumlulukla karşı karşıya kalabilir.
İş kazasında işveren hapse girer mi?
Evet, işveren TCK madde 85 kapsamında hapis cezası alabilir.
Taksirle ölüme sebebiyet vermeden 2-6 yıl, birden fazla kişinin ölümü durumunda 2-15 yıl hapis cezası söz konusu olabilir.
Ölümlü iş kazası tazminatı ne kadar?
Ölümlü iş kazası tazminatının miktarı, ölen işçinin gelir durumu, destekten yoksun kalanların durumu, kusur oranları ve destek süresi gibi kriterlere göre belirlenir. Her olayın özelliğine göre farklı miktarlar belirlenir.
Sigortasız işçinin iş kazasında ölümü nedeniyle işveren ne kadar ceza alır?
Sigortasız çalıştırma nedeniyle ayrıca idari para cezası uygulanır. Cezai sorumluluk açısından sigortalı-sigortasız ayrımı yapılmaz, normal iş kazası hükümleri uygulanır.
Sigortasız işçinin karşılaşabileceği diğer zararlar hakkında detaylıca ele aldığımız şu içeriğimiz ilginizi çekebilir: https://armagand.av.tr/blog-detay/sgkya-gercek-disi-cikis-kodu-bildirimi/