Boşanmada Kusur Sayılan Haller (Yargıtay Kararları)

Boşanma ve Mal Rejimi

Evlilikte yapılan ihlaller, boşanma sürecinde tarafların maddi ve manevi tazminat taleplerini, nafaka düzenlemelerini ve hatta boşanmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini doğrudan etkiler.

Bu rehberde, boşanmada kusur sayılan haller, kadının ve erkeğin kusurları, kusur oranının belirlenmesi, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davalarında kusurun etkisi gibi konulara detaylı olarak değinilecektir. Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan davranışların neler olduğunu ve bu davranışların boşanma sürecine nasıl yansıdığını öğrenmek için okumaya devam edin.

Boşanmada Kusur Nedir?

Boşanmada kusur, evlilik birliği içinde eşlerden birinin, evliliğin gerektirdiği sadakat, güven ve sorumluluk gibi yükümlülükleri ihlal etmesi durumunda ortaya çıkar.

Bu kusur, boşanma sürecinde tarafların maddi ve manevi tazminat taleplerini, nafaka düzenlemelerini ve hatta boşanmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini etkileyebilir.

Boşanmada Kusur Sayılan Haller Nelerdir?

Türk Medeni Kanunu’na göre boşanmada kusur sayılan haller çeşitli sebeplerle belirlenir. Bu sebepleri, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan davranışları içerir.

İşte boşanmada kusur sayılan başlıca haller aşağıdaki gibidir:

  1. Zina: Evlilik dışı cinsel ilişki, Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebebi olarak sayılır ve kusur oranı değerlendirmesinde önemli bir faktördür.
  2. Hayata Kast ve Kötü Muamele: Eşlerden birinin diğerine karşı fiziksel şiddet uygulaması, tehdit etmesi veya hayatına kasıtlı davranışlarda bulunması boşanma sebebi olarak değerlendirilir ve genellikle tam kusurla sonuçlanır.
  3. Onur Kırıcı Davranışlar: Eşlerden birinin diğerine karşı aşağılayıcı, hakaret içeren sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması boşanmaya sebep olabilir ve kusur oranını etkiler.
  4. Evlilik Birliğinin Terki: Eşlerden birinin haksız sebep olmadan evi terk etmesi ve aradan geçen zamana rağmen geri dönmemesi boşanma için yeterli sebep olarak kabul edilir ve terk eden taraf kusurlu sayılır.
  5. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme: Eşlerden birinin suç işlemesi veya haysiyetsiz bir yaşam sürmesi de boşanma sebebi olarak sayılır.
  6. Akıl Hastalığı: Eşlerden birinin tedavi edilemez akıl hastalığına yakalanması ve bu durumun evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi boşanma sebebidir.
  7. Fiziksel, Psikolojik veya Ekonomik Şiddet: Eşlerin birbirine fiziksel, psikolojik veya ekonomik şiddet uygulamaları boşanma sebebi olarak değerlendirilir.
  8. Cinsel İlişkiden Kaçınma: Eşlerin birbirine karşı cinsel ilişkiden kaçınması da boşanma sebebi sayılabilir.
  9. Evlilik Yükümlülüklerinin Yerine Getirilmemesi: Eşlerin evlilik birliğinden doğan maddi ve manevi yükümlülükleri yerine getirmemesi boşanma sebebi olarak sayılır.

Her olayın kendine özgü özelliklerine göre, bu durumlar mahkemeler tarafından değerlendirilir ve kusur oranı belirlenir. Boşanma davalarında kusur oranının tespiti hakimin takdirine bağlıdır, ancak yukarıda belirtilen haller dikkate alınır.

Boşanma Davası Sebeplerine Örnekler başlıklı yazımızda bu başlıkları daha detaylı inceleyebilirsiniz.

Boşanma Davasında Kadının Kusurları Nelerdir?

Boşanma davalarında, kadının kusurlu sayılabilecek davranışları evlilik birliğine aykırı hareketler ve sadakat yükümlülüğünü ihlal etmektir.

Bu tür davranışlar arasında aşağıdakiler yer almaktadır:

  • Sadakat Yükümlülüğüne Aykırılık
  • Evlilik Birliğini Terk Etme
  • Fiziksel ve Psikolojik Şiddet
  • Evlilik İçi Sorumlulukların Yerine Getirilmemesi
  • Hayatına Kastetme ve Suç İşleme

Mahkemeler, kadının kusurlu olup olmadığını belirlerken delillere büyük önem verir. Hukuka uygun yollarla elde edilen deliller, tanık ifadeleri ve yazılı belgeler dikkate alınır.

Boşanma davalarında her olayın kendine özgü şartları vardır. Kusur oranının doğru tespit edilmesi ve hak kaybı yaşanmaması için uzman bir avukatın rehberliği önemlidir.

Boşanma davası sürecinizde, 27 yıllık tecrübesiyle Avukat Armağan Dinlenç ve deneyimli ekibi yanınızda. Sürecinizi profesyonel bir şekilde yürütmek için bize 0532 627 40 19 numaralı telefondan hızlıca ulaşabilirsiniz. Bu numara aynı zamanda WhatsApp numaramızdır.

Boşanma Davasında Erkeğin Kusurları Nelerdir?

Boşanma davalarında, erkeğin kusurlu sayılabilecek davranışları evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan eylemler olarak değerlendirilir.

Bu tür davranışlar arasında aşağıdakiler bulunmaktadır:

  • Sadakatsizlik
  • Fiziksel ve Psikolojik Şiddet
  • Ekonomik Sorumlulukların Yerine Getirilmemesi
  • Onur Kırıcı ve Hakaret İçeren Davranışlar
  • Cinsel İstismar
  • Alkol ve Kumar Bağımlılığı

Mahkemeler, boşanma davalarında erkeğin kusurlu olup olmadığını belirlerken delillere büyük önem verir. Hukuka uygun yollarla elde edilen deliller, tanık ifadeleri ve yazılı belgeler dikkate alınır. Ancak hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller mahkemece kabul edilmez.

Kumar Oynayan Babaya Çocuğun Velayeti Verilir Mi? başlıklı kapsamlı yazımıza da bir göz atabilirsiniz.

Boşanma Davasında Kusur Oranı Nasıl Belirlenir?

Boşanma davalarında kusur oranı, tarafların kusurlarının niteliğine ve içtihatlara göre belirlenir. Örneğin bir taraf sadakatsiz diğer taraf saygısız ise sadakatsizin kusuru daha büyük kabul edilir. Hakim, her iki tarafın sunduğu delilleri dikkate alarak karar verir.

Kusurun belirlenmesinde dikkate alınan başlıca faktörler şunlardır:

  1. Sadakat Yükümlülüğü: Tarafların birbirlerine olan sadakat yükümlülüğüne uyup uymadıkları (aldatma gibi durumlar).
  2. Saygı ve Hoşgörü: Evlilik birliğinin devamı için gerekli olan saygı ve hoşgörüyü gösterip göstermedikleri (şiddet, hakaret gibi davranışlar).
  3. Maddi ve Manevi Sorumluluklar: Tarafların maddi ve manevi sorumluluklarını yerine getirip getirmedikleri (nafaka ödeme yükümlülüğü, ailenin geçimine katkı).

Hakim, bu unsurları değerlendirirken tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını da göz önünde bulundurur. Kusur oranının belirlenmesi sürecinde, delillerin ispatlanabilirliği büyük önem taşır. Kusurlu davranışların evliliği çekilmez hale getirip getirmediği incelenir.

Boşanma davalarında kusur oranının belirlenmesi, nafaka, tazminat ve velayet gibi konuların da şekillenmesinde önemli rol oynar. Davanızın özel şartlarına göre kusur oranının nasıl belirleneceği konusunda kesin bilgi almak için uzman bir avukata danışmanız faydalıdır.

Anlaşmalı Boşanma Davasında Kusurun Etkisi Nedir?

Anlaşmalı boşanma davalarında kusur dikkate alınmaz ve bu durum, boşanma sürecinin hızlanmasını ve daha sorunsuz bir şekilde tamamlanmasını sağlar. Bu davalarda taraflar arasında varılan mutabakat esastır ve detayları bir protokole bağlanır.

Hakim, anlaşmanın çocukların ve tarafların menfaatlerini gözeterek adil ve hukuka uygun olup olmadığını değerlendirir. Eğer anlaşmada eksiklik veya adaletsizlik tespit edilirse, değişiklik yapabilir ve bu değişikliklerin taraflarca kabul edilmesi gereklidir. Ancak bu durum çok istisnaidir.

Çekişmeli Boşanma Davasında Kusurun Etkisi Nedir?

Çekişmeli boşanma davalarında kusur, davanın seyrini ve sonucunu doğrudan etkileyen kritik bir faktördür.

Mahkeme, tarafların davranışlarını detaylı bir şekilde inceleyerek ve tanık ifadelerine başvurarak kusur oranlarını belirler. Eşlerden biri diğerine göre daha fazla kusurlu bulunursa, bu durum nafaka ve tazminat yükümlülüklerine yol açabilir.

Çekişmeli boşanma davalarında kusurun ispatı ve oranı, davanın seyrini önemli ölçüde etkiler. Bu nedenle, delilerin toplanması ve hukuki sürecin uzman bir avukat tarafından yürütülmesi tavsiye edilir. Bu sayede, tarafların hak kayıplarını önlenebilir ve süreç daha sağlıklı bir şekilde yönetilebilir.

Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Davası hakkında yazdığımız kapsamlı içeriğe de bir göz atmayı unutmayın.

Eşit Kusur Halinde Ne Olur?

Boşanma davalarında tarafların eşit kusurlu olması durumunda, mahkeme boşanmaya karar verebilir. Eşlerin eşit kusurlu olduğu hallerde, taraflardan biri boşanmak istemese bile hakim boşanmayı onaylayabilir. Eşit kusur, boşanmanın gerçekleşmesine engel teşkil etmez.

Tarafların her ikisi de evlilik birliğini temelden sarsacak davranışlarda bulunmuşsa, hakim eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle boşanma kararını verebilir.

Boşanma Davasında Kusurun Eşit Olması Halinde Tazminata Etkisi Nedir?

Eğer boşanma davasında taraflar eşit kusurlu bulunursa, her iki taraf da birbirinden maddi veya manevi tazminat talep edemez.

Tazminatın amacı, boşanmaya sebep olacak derecede kusurlu olan tarafın diğer tarafa verdiği zararı telafi etmektir. Eşit kusur varsa, tazminatın dayanağı ortadan kalkar ve taraflardan hiçbiri tazminat alma hakkına sahip olmaz. Bu nedenle, eşit kusur durumunda maddi ve manevi tazminat talepleri kabul edilmez.

Boşanma Davasında Kusurun Eşit Olması Halinde Nafakaya Etkisi Nedir?

Boşanma davalarında eşlerin eşit kusurlu olmaları durumunda nafaka talepleri önemli bir hukuki konudur.

  • Yoksulluk Nafakası: Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesine göre, yoksulluk nafakası talep eden tarafın diğer tarafa göre daha ağır kusurlu olmaması gerekmektedir. Eşit kusur durumunda yoksulluk nafakasının talep edilmesine hükmedilmesi mümkündür, çünkü her iki taraf da birbirine göre daha ağır kusurlu sayılmamaktadır. Nafaka talep eden tarafın yoksulluk nafakası alabilmesi için boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceğini ispatlaması gerekmektedir. Mahkemeler, tarafların ekonomik durumlarını ve boşanmanın mali etkilerini değerlendirerek uygun nafaka miktarını belirler.
  • Tedbir nafakası: Tedbir nafakası,boşanma sürecinde tarafların yaşam standartlarını korumak amacıyla verilir ve kusur değerlendirmesi yapılmadan hükmedilir. Yani, boşanma süresince eşit kusurlu taraflar dahi tedbir nafakası alabilirler.

Tam Kusur Halinde Ne Olur?

Boşanma davalarında tam kusurlu olarak kabul edilen eşler, boşanma süreci ve sonrasında birçok dezavantajla karşı karşıya kalır. Tam kusurlu sayılan eş, boşanmada maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunamaz ve nafaka almaya hak kazanamaz. Aynı zamanda, tam kusurlu eşin açtığı boşanma davası da reddedilebilir.

Tam kusurlu eş, boşanma sonrası nafaka, velayet ve diğer tazminat konularında ciddi dezavantajlara sahiptir. Nafaka belirlenirken, eşin kusur durumu dikkate alınır ve tam kusurlu eşin nafaka talebi genellikle reddedilir.

Zina Nedeniyle Boşanma Davası başlıklı kapsamlı yazımıza da göz gezdirebilirsiniz.

Boşanma Davasında Kusurun Çocuğun Velayetine Etkisi Nedir?

Boşanma davalarında eşlerin kusur oranı çocukların velayetinin belirlenmesinde doğrudan etkili değildir. Velayet kararı verilirken en önemli kriter, çocuğun üstün yararıdır. Ancak bazı durumlarda, eşin kusurlu davranışları velayet üzerinde dolaylı olarak etkili olabilir.

Örneğin, şiddet uygulayan, haysiyetsiz hayat süren veya çocuğa kötü muamelede bulunan bir ebeveynin, velayet hakkı genellikle olumsuz etkilenir. Çocuğun fiziksel ve duygusal güvenliği ön planda tutulur ve bu tür durumlarda velayet hakkı diğer ebeveyne verilebilir.

Bunun dışında, sadakate aykırı davranışlar veya zina gibi kusurlar velayet kararını doğrudan etkilemez. Mahkemeler velayet kararını verirken çocuğun eğitim, sağlık ve genel bakım ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilecek tarafı tercih eder. Kusur tespitinde dikkat edilen hususlar arasında eşlerin birbirine karşı davranışları, çocuğun ihtiyaçları ve ebeveynlerin genel yaşam tarzları yer alır​.

Boşanma Davasında Kusurun Nafakaya Etkisi Nedir?

Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eş, diğer eşten daha ağır kusurlu olmamak şartıyla yoksulluk nafakası talep edebilir. Yani, nafaka talebinde bulunan eş, boşanmanın gerçekleşmesine neden olan olaylarda daha az kusurlu veya eşit kusurlu olmalıdır. Aksi takdirde yoksulluk nafakası talep edemez.

Tedbir nafakası ve iştirak nafakası açısından ise kusurun bir etkisi yoktur.

  • Tedbir nafakası, boşanma süreci boyunca eşlerin yaşam standartlarının korunması amacıyla verilir ve kusur değerlendirilmez.
  • İştirak nafakası ise, çocuğun bakım ve eğitim giderlerini karşılamak amacıyla verilir ve burada da kusur dikkate alınmaz​.

Boşanma Davasında Kusurun Mal Paylaşımına Etkisi Nedir?

Boşanma davalarında, tarafların kusur oranı mal paylaşımı sürecini doğrudan etkilemez. Sadece TMK. M.236/II hükmü ile artık değere katılmada zina veya hayata kast nedeniyle boşanma durumunda hâkime kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilme yetkisi verilmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik süresince edinilen mallar, eşlerin paylaşıma konu olan ortak malları olarak kabul edilir ve bu malların tasfiyesi kural olarak eşit oranda yapılır​.

Ancak, kişisel mallar (miras yoluyla elde edilen mallar, manevi tazminatlar, kişisel kullanım eşyaları gibi) bu paylaşımın dışında tutulur​.

Boşanma Davasında Kusurun Tazminat Belirlenmesinde Etkisi Nedir?

Boşanma davasında kusurun tazminat belirlenmesindeki etkisi oldukça önemlidir. Maddi ve manevi tazminat miktarlarının belirlenmesinde, tarafların kusur oranları kritik bir rol oynar.

Özellikle taraflardan birinin kusurunun daha ağır olması durumunda, daha fazla tazminat ödemesi gerekebilir. Örneğin, zina yapan bir eşin ödeyeceği maddi tazminat, hakaret eden bir eşten daha yüksek olacaktır​.

Manevi tazminat ise, boşanmaya neden olan olaylar sebebiyle kişilik hakları ihlal edilen tarafa ödenir. Manevi tazminatın amacı, mağdur tarafın yaşadığı ruhsal zararları telafi etmektir. Manevi tazminat tek seferde ve toplu olarak ödenir, irat (aylık ödeme) şeklinde ödenmez​.

Boşanma Davasında Kusur (Yargıtay Kararları)

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2015/11374

Karar Numarası: 2015/12897

Karar Tarihi: 17.06.2015

VELAYETİN DÜZENLENMESİ DAVASI

ÇOCUĞUN VELAYETİ ANNEDE OLUP BABANIN OLURU OLMAKSIZIN ÇOCUĞUN GÖTÜRÜLECEĞİ ÜLKE MAKAMLARININ GİRİŞ VİZESİ VERMEDİĞİNE İLİŞKİN BİR BELGENİN SUNULMAMIŞ OLMASINA GÖRE İSTEĞİN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ

ÖZETİ: Velayet hakkı kendisinde bulunan eşin velayet hakkını kullanmasının doğal sonucu olarak ortak çocuğu yurt dışına çıkarmasının boşandığı eşinin muvafakatına bağlı bulunmadığı gibi çocuğun velayeti annede olup, babanın “oluru” olmaksızın çocuğun götürüleceği ülke makamlarının “giriş vizesi” vermediğine ilişkin bir belgenin sunulmamış olmasına göre, isteğin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

Tarafar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm, davalı tarafından yurt dışı gezilerinde baba izninin aranmaması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Velayet hakkı kendisinde bulunan eşin velayet hakkını kullanmasının doğal sonucu olarak ortak çocuğu yurt dışına çıkarmasının boşandığı eşinin muvafakatına bağlı bulunmadığı gibi çocuğun velayeti annede olup, babanın “oluru” olmaksızın çocuğun götürüleceği ülke makamlarının “giriş vizesi” vermediğine ilişkin bir belgenin sunulmamış olmasına göre, isteğin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.06.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2023/694

Karar Numarası: 2023/2329

Karar Tarihi: 10.05.2023

SAYISI : 2022/1257 E., 2022/1754 K.

DAVA TARİHİ : 13.09.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/931 E., 2022/138 K.

Tarafar arasındaki velâyet hakkı sahibi anneye ortak çocuğun yurtdışına çıkış izni verilmesi ve babanın muvafakatinin aranmaması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafarın boşanmış olduklarını, bu evlilikten 2 ortak çocukları bulunduğunu, çocukların velâyetinin anneye verildiğini, müvekkilinin Fransa’da oturumu olduğunu, aynı hakka çocukların da sahip olduğunu, müvekkilinin çocukların Fransızca dilini öğrenmeleri için 1 yıl süreyle Fransa’ya ortak çocuklarla gitmek istediğini ancak davalının bu duruma muvafakati olmadığını iddia ederek çocukların yurt dışına çıkabilme izni verilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın asılsız beyanlarını kabul etmediklerini, çocuklar ile müvekkil ve ailesinin görüşmelerinin davacı tarafından engellendiğini, çocukların yurt dışına çıkmalarının faydalı olmak yerine aksine zararlı olacağını, eğitimlerinin aksayacağını savunarak ve iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda; tarafarın Küçükçekmece 7. Aile Mahkemesinin 10.07.2020 tarih ve 2019/1055 Esas, 2020/308 Karar sayılı ilamına boşanmış oldukları, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verildiği, kararın 25.09.2020 tarihinde kesinleştiği; her ne kadar davacı anne Fransa’ya yerleşmek üzere ortak çocuklarını yurt dışına çıkarmak için izin talep etmişse de; mahkememizce dinlenen davalı tanıklarının beyanlarından mevcut durumda bile ortak çocukların davalı babaları ile görüşme hususunda sıkıntılar yaşadığı, ortak çocukların yurt dışına yerleşmeleri halinde davalı babaları ile kişisel ilişkilerinin tamamen ortadan kalkması ihtimalinin bulunduğu, bu durumun yukarıda açıklanan çerçevede çocukların yüksek yararına aykırı olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü gerektiğini belirterek; kararın tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, anne ve çocukların oturum hakkına sahip oldukları yurt dışına dil eğitimi için velâyeti annede olan çocukların yurt dışına çıkışının babanın rızasına bağlı kılınmasının ve babanın muvafakat vermemesinin, annenin ve çocukların seyahat özgürlüğünün kısıtlanması ve annenin velâyet hakkını kullanamaması neticesini doğuracağı, dolayısıyla annenin bu yönde hakimin müdahalesini isteyerek talepte bulunmasında hukuki yararının bulunduğu; toplanılan delillerden de, her ne kadar çocukların yurt dışına çıkışı için velâyet hakkına sahip olmayan babanın muvafakatinin arandığına ilişkin fiili durumun mevcut olduğuna dair dosya kapsamında araştırma yapılmamış ise de, gemi kaptanı olduğu ve

… süreli ülke dışında çalıştığı anlaşılan davalı babanın bu isteğe karşı çıkmasında haklı neden olarak öne sürdüğü annenin kişisel ilişkiyi engellediği hususu sunulan delillerle somut bir şekilde ispat edilmediği, eldeki davada esas alınması gereken çocukların bedensel, fikri, ruhsal, eğitsel, kültürel gelişimine yönelik yararın da gözetilmesi gerektiği, anne/baba yararı ile çocuk yararı çatışırsa, çocuğun yararına üstünlük tanınacağı, bu açıklamalar ışığında, hakimin tarafar arasındaki uyuşmazlığın çözümünden kaçınamayacağına ilişkin ilke ve esaslar da nazara alınarak, İlk Derece Mahkemesince, velâyet hakkının doğal sonucu olarak annenin bu hakkı kullanabileceği belirtilerek davanın reddine ilişkin verilen kararın isabetli görülmediği, esas alınması gereken küçüklerin … yararları, annenin velâyet hakkı ile Anayasal güvence altına alınan seyahat özgürlüğü gereği davacının istinaf talebi ve gösterilen istinaf nedenleri yerinde görülerek talebin kabulü ile karar tümden kaldırılarak davanın kabulü ile velâyeti anneye ait bulunan tarafarın ortak çocuklarının yurt dışına çıkışlarında davalı babanın muvafakatının aranmamasına, velâyet hakkı sahibi annenin bu yetkiye haiz olduğunun tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabulünün hatalı olduğunu belirterek kararın tamamı yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; velâyet hakkı sahibi anneye ortak çocuğun yurtdışına çıkış izni verilmesi ve babanın muvafakatinin aranmaması davasının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 182 … maddesi, 336 ncı maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 … maddesi, 371 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Dava, velâyet hakkına sahip anneye, ortak çocukların yurt dışına çıkışı için izin verilmesi ve babanın muvafakatının aranmaması istemine ilişkindir. Ortak çocukların velâyetinin annede bulunması ve çocukalrın yasal temsilcisinin anne olması karşısında velâyet hakkının niteliği gereği annenin ortak çocukları yurt dışına götürme yetkisi bulunmaktadır. O halde küçüklerin yurt dışına çıkışı için izin verilmesi ve babanın muvafakatının aranmamasına yönelik olarak dava açılmasında davacı annenin hukuki yararı bulunmadığından 6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereğince davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi … görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sıkça Sorulan Sorular

Aşağıda sizlere kusur sayılan haller hakkında sıkça sorulan soruları derledik.

Evi terk eden eş kusurlu sayılır mı?

Evet, evi geçerli bir sebep olmadan terk eden eş genellikle kusurlu sayılır ve bu durum boşanma davasında tazminat miktarını etkileyebilir.

Ancak, terk eden eşin evde şiddet, hakaret veya evliliği çekilmez hale getiren diğer sebeplerle karşılaşması durumunda kusurlu sayılması mümkün değildir​.

Evi terk eden koca kusurlu mudur?

Evet, Türk Medeni Kanunu’na göre ortak konutu haklı bir sebep olmaksızın terk eden eş, kusurlu sayılmaktadır. Bu nedenle, kocanın evi terk etmesi durumunda, kusurlu olup olmadığı belirlenirken terk etme nedenleri dikkatlice incelenir.

Örneğin, kocanın terk sebebi psikolojik ya da fiziksel şiddet gibi haklı bir gerekçeye dayanıyorsa, bu durumda koca kusurlu sayılmaz. Ancak, herhangi bir haklı gerekçe olmadan evi terk eden koca, ağır kusurlu olarak kabul edilir ve boşanma davasında bu kusur dikkate alınır​.

Kusurlu olan eş nafaka alabilir mi?

Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceğini düzenler. Ancak, ağır kusurlu eşin yoksulluk nafakası alması mümkün değildir.

Örneğin, bir eşin aldatma gibi ağır kusur işlemesi durumunda, bu eşin yoksulluk nafakası talebi reddedilir​.

Yazar

Av. Armağan Dinlenç

Trabzon Sürmene nüfusuna kayıtlı, 1972 İstanbul doğumlu olup 1997’den bu yana serbest avukatlık yapmaktadır.